Датчанка в магазине. (Danimarkalı kadın mağazada.)
Он встретил датчанку на улице. (O sokakta bir Danimarkalı kadınla tanıştı.)
Датчанка хорошо говорит по-русски. (Danimarkalı kadın Rusça'yı iyi konuşuyor.)
Мы видели датчанку в парке. (Biz Danimarkalı kadını parkta gördük.)
Датчанка приготовила датские булочки. (Danimarkalı kadın Danimarka usulü çörekler yaptı.)
Датчанка, с которой я разговаривал, была очень дружелюбной. (Konuştuğum Danimarkalı kadın çok canayakındı.)
Её мама - датчанка, а отец - швед. (Onun annesi Danimarkalı, babası İsveçli.)
Датчанка рассказала мне о традициях своей страны. (Danimarkalı kadın bana ülkesinin geleneklerinden bahsetti.)
Мы обсуждали с датчанкой проблемы экологии. (Danimarkalı kadınla ekoloji sorunlarını tartıştık.)
Датчанка, работающая в нашей компании, получила повышение. (Şirketimizde çalışan Danimarkalı kadın terfi aldı.)