Терпеть-Потерпеть

Терпеть

Katlanmak, tahammül etmek

Потерпеть

Katlanmak, tahammül etmek

SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

  • Терпеть Geçmiş Zaman : терпевший

    SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

    Fiil Sıfatlar şimdiki ve geçmiş zamanda , aktif ve pasif isimleri tanımlamak için kullanılır ve adından da anlaşıldığı gibi bu sıfatlar fiilden türetilirler. Örneğin okuyan çocuk, oturan adam, çalışan insan gibi.ПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Терпеть Şimdiki Zaman :
  • Терпеть Edilgen Geçmiş Zaman :
  • Терпеть Edilgen Şimdiki Zaman :
  • Потерпеть Geçmiş Zaman : потерпевший
  • Потерпеть Edilgen Geçmiş Zaman :

ZARF FİİL-ДЕЕПРИЧАСТИЕ

  • Терпеть Şimdiki Zaman : терпя

    ZARF FİİL - Деепричастие

    Zarf fiil ; bir fiilin cümlede zarf görevinde kullanıldığı halidir. Genelde yükleme yöneltilen “nasıl” ve “ne zaman” sorularının yanıtıdır. Fiillere bağ fiil eki eklenerek yapılırlar.ДЕЕПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Потерпеть Geçmiş Zaman : потерпев

AŞAĞIDAKİ ÖRNEKLER YAPAY ZEKA (GROK 2) TARAFINDAN ÜRETİLMİŞTİR.

Я могу терпеть этот шум. (Bu gürültüye dayanabilirim.)

Он не может терпеть жару. (O sıcağa dayanamıyor.)

Мы должны потерпеть еще немного. (Biraz daha dayanmamız gerekiyor.)

Она терпела боль во время операции. (O ameliyat sırasında acıya dayandı.)

Они потерпели неудачу в этом проекте. (Bu projede başarısız oldular.)

Ты можешь терпеть его шутки? (Onun şakalarına dayanabilir misin?)

Я не могу терпеть этот запах. (Bu kokuya dayanamıyorum.)

Мы терпели голод в детстве. (Çocukluğumuzda açlığa dayandık.)

Он терпеливо ждал своей очереди. (O sabırla sırasını bekledi.)

Она не хочет потерпеть неудачу. (O başarısız olmak istemiyor.)

Нам пришлось терпеть долгие задержки. (Uzun gecikmelere katlanmamız gerekti.)

Он не мог терпеть, когда его критиковали. (Eleştirildiğinde dayanamıyordu.)

Я не хочу терпеть его высокомерие. (Onun kibirliliğine katlanmak istemiyorum.)

Мы должны были терпеть холод в палатке. (Çadırda soğuğa dayanmamız gerekiyordu.)

Они потерпели кораблекрушение во время шторма. (Fırtınada gemileri battı.)

Он терпеливо объяснял всё мне. (O bana sabırla her şeyi açıklıyordu.)

Мы не могли терпеть их постоянные жалобы. (Onların sürekli şikayetlerine katlanamıyorduk.)

Она потерпела поражение в конкурсе красоты. (O güzellik yarışmasında yenildi.)

Я не могу терпеть его ложь. (Onun yalanlarına dayanamıyorum.)

Они терпели лишения, чтобы выжить. (Hayatta kalmak için zorluklara katlandılar.)