Блестеть-Блеснуть

Блестеть

Parlamak

Блеснуть

Parlamak

SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

  • Блестеть Geçmiş Zaman : блестевший

    SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

    Fiil Sıfatlar şimdiki ve geçmiş zamanda , aktif ve pasif isimleri tanımlamak için kullanılır ve adından da anlaşıldığı gibi bu sıfatlar fiilden türetilirler. Örneğin okuyan çocuk, oturan adam, çalışan insan gibi.ПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Блестеть Şimdiki Zaman :
  • Блестеть Edilgen Geçmiş Zaman :
  • Блестеть Edilgen Şimdiki Zaman :
  • Блеснуть Geçmiş Zaman : блеснувший
  • Блеснуть Edilgen Geçmiş Zaman :

ZARF FİİL-ДЕЕПРИЧАСТИЕ

  • Блестеть Şimdiki Zaman : блестя

    ZARF FİİL - Деепричастие

    Zarf fiil ; bir fiilin cümlede zarf görevinde kullanıldığı halidir. Genelde yükleme yöneltilen “nasıl” ve “ne zaman” sorularının yanıtıdır. Fiillere bağ fiil eki eklenerek yapılırlar.ДЕЕПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Блеснуть Geçmiş Zaman : блеснув

AŞAĞIDAKİ ÖRNEKLER YAPAY ZEKA (GROK 2) TARAFINDAN ÜRETİLMİŞTİR.

Звёзды блестят на небе. (Yıldızlar gökyüzünde parlıyor.)

Она блеснула улыбкой. (O gülümsedi.)

Его глаза блестят от радости. (Onun gözleri sevinçten parlıyor.)

Солнце блестит на воде. (Güneş su üzerinde parlıyor.)

Я блеснул своими знаниями. (Bilgilerimle parladım.)

Её волосы блестят на солнце. (Onun saçları güneşte parlıyor.)

Он блеснул умом. (O zekasıyla parladı.)

Луна блестит в ночном небе. (Ay gece gökyüzünde parlıyor.)

Её глаза блестят от слёз. (Onun gözleri gözyaşından parlıyor.)

Машина блестит после мойки. (Araba yıkandıktan sonra parlıyor.)

Её платье блестело на балу. (Onun elbisesi baloda parlıyordu.)

Он блеснул талантом в своём выступлении. (O performansında yeteneğiyle parladı.)

Снег блестит под солнечными лучами. (Kar güneş ışınları altında parlıyor.)

Её глаза блеснули от удивления. (Onun gözleri şaşkınlıktan parladı.)

Этот металл блестит даже в темноте. (Bu metal karanlıkta bile parlıyor.)

Он блеснул своими познаниями в истории. (O tarih bilgisiyle parladı.)

Её украшения блестели при свете свечей. (Onun takıları mum ışığında parlıyordu.)

Его речь блеснула остроумием. (Onun konuşması zekayla parladı.)

Кристаллы льда блестели на солнце. (Buz kristalleri güneşte parlıyordu.)

Он блеснул своей эрудицией на конференции. (O konferansta bilgisiyle parladı.)