Глядеть-Глянуть

Глядеть

Bakmak

Глянуть

Bakmak

SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

  • Глядеть Geçmiş Zaman : глядевший

    SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

    Fiil Sıfatlar şimdiki ve geçmiş zamanda , aktif ve pasif isimleri tanımlamak için kullanılır ve adından da anlaşıldığı gibi bu sıfatlar fiilden türetilirler. Örneğin okuyan çocuk, oturan adam, çalışan insan gibi.ПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Глядеть Şimdiki Zaman :
  • Глядеть Edilgen Geçmiş Zaman :
  • Глядеть Edilgen Şimdiki Zaman :
  • Глянуть Geçmiş Zaman : глянувший
  • Глянуть Edilgen Geçmiş Zaman :

ZARF FİİL-ДЕЕПРИЧАСТИЕ

  • Глядеть Şimdiki Zaman : глядя

    ZARF FİİL - Деепричастие

    Zarf fiil ; bir fiilin cümlede zarf görevinde kullanıldığı halidir. Genelde yükleme yöneltilen “nasıl” ve “ne zaman” sorularının yanıtıdır. Fiillere bağ fiil eki eklenerek yapılırlar.ДЕЕПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Глянуть Geçmiş Zaman : глянув

AŞAĞIDAKİ ÖRNEKLER YAPAY ZEKA (GROK 2) TARAFINDAN ÜRETİLMİŞTİR.

Я люблю глядеть на звёзды. (Yıldızlara bakmayı severim.)

Он глянул на часы и увидел, что уже поздно. (Saate bakıp geç olduğunu gördü.)

Мы часто глядим телевизор по вечерам. (Akşamları sıkça televizyon izleriz.)

Глянь, что там в окне! (Pencereden ne olduğuna bak!)

Дети любят глядеть мультфильмы. (Çocuklar çizgi film izlemeyi severler.)

Я глянул на него, но он не ответил. (Ona baktım ama o cevap vermedi.)

Она глядела на меня с улыбкой. (O bana gülümseyerek bakıyordu.)

Глянь на это! (Buna bak!)

Он глядел на море и думал о своём. (Denize bakıyor ve kendi düşüncelerindeydi.)

Я глянул на экран и увидел сообщение. (Ekrana bakıp bir mesaj gördüm.)

Глядя на картину, я пытался понять её смысл. (Resme bakarak anlamını anlamaya çalışıyordum.)

Он глянул на неё с удивлением. (Ona şaşkınlıkla baktı.)

Мы глядели на звёзды, обсуждая их величие. (Yıldızlara bakarak onların büyüklüğü hakkında konuşuyorduk.)

Глянь на этот документ и скажи, что ты думаешь. (Bu belgeye bak ve ne düşündüğünü söyle.)

Она глядела на меня с подозрением. (O bana şüpheyle bakıyordu.)

Я глянул в зеркало и увидел, что выгляжу уставшим. (Aynaya bakıp yorgun göründüğümü fark ettim.)

Глядя на его лицо, я понял, что он расстроен. (Onun yüzüne bakarak onun üzgün olduğunu anladım.)

Он глянул на меня с вызовом в глазах. (O bana gözlerinde meydan okuma ile baktı.)

Глядя на неё, я чувствовал, что что-то не так. (Ona bakarken bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordum.)

Он глянул на часы и понял, что опаздывает. (Saate bakıp geç kaldığını anladı.)