Прижимать-Прижать

Прижимать

Bastırmak, sıkıştırmak

Прижать

Bastırmak, sıkıştırmak

SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

  • Прижимать Geçmiş Zaman : прижимавший

    SIFAT FİİL-ПРИЧАСТИЕ

    Fiil Sıfatlar şimdiki ve geçmiş zamanda , aktif ve pasif isimleri tanımlamak için kullanılır ve adından da anlaşıldığı gibi bu sıfatlar fiilden türetilirler. Örneğin okuyan çocuk, oturan adam, çalışan insan gibi.ПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Прижимать Şimdiki Zaman :
  • Прижимать Edilgen Geçmiş Zaman :
  • Прижимать Edilgen Şimdiki Zaman : прижимаемый
  • Прижать Geçmiş Zaman : прижавший
  • Прижать Edilgen Geçmiş Zaman : прижатый

ZARF FİİL-ДЕЕПРИЧАСТИЕ

  • Прижимать Şimdiki Zaman : прижимая

    ZARF FİİL - Деепричастие

    Zarf fiil ; bir fiilin cümlede zarf görevinde kullanıldığı halidir. Genelde yükleme yöneltilen “nasıl” ve “ne zaman” sorularının yanıtıdır. Fiillere bağ fiil eki eklenerek yapılırlar.ДЕЕПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Прижать Geçmiş Zaman : прижав

AŞAĞIDAKİ ÖRNEKLER YAPAY ZEKA (GROK 2) TARAFINDAN ÜRETİLMİŞTİR.

Он прижимает кнопку. (O düğmeye basıyor.)

Я прижал руку к сердцу. (Elimi kalbime bastım.)

Она прижимает игрушку к себе. (O oyuncakla kendine sarılıyor.)

Прижми дверь, чтобы она не скрипела. (Kapıyı sıkıştır, gıcırdamasın diye.)

Он прижал ручку к бумаге и начал писать. (Kalemi kağıda bastırdı ve yazmaya başladı.)

Дети прижимаются к родителям, когда боятся. (Çocuklar korktuklarında ebeveynlerine sarılırlar.)

Я прижал телефон к уху. (Telefonu kulağıma dayadım.)

Она прижимает кошку к себе, чтобы успокоить. (O kediyi kendine bastırıyor, sakinleştirmek için.)

Прижми пакет, чтобы он не упал. (Paket sıkıştır, düşmesin diye.)

Он прижал газету к столу. (Gazeteyi masaya bastırdı.)

Когда я увидел его, я прижал его к себе в объятиях. (Onu gördüğümde, onu kucaklayarak kendime bastırdım.)

Она прижала руки к лицу, чтобы скрыть слезы. (Gözyaşlarını saklamak için yüzüne ellerini bastırdı.)

Прижмите лист к стене, чтобы он не упал. (Kağıdı duvara sıkıştırın, düşmesin diye.)

Он прижимал свою тайну к себе, не желая никому рассказывать. (O gizini kimseye anlatmak istemediği için kendine saklıyordu.)

Во время бури мы прижимались друг к другу для тепла. (Fırtına sırasında ısınmak için birbirimize sarıldık.)

Она прижимала к себе книги, чтобы не потерять их в толпе. (Kitaplarını kaybetmemek için kendine bastırıyordu.)

Он прижал кнопку звонка, но никто не открыл дверь. (Zil butonuna bastı, ama kimse kapıyı açmadı.)

Прижимая к себе ребенка, она успокаивала его. (Çocuğu kendine bastırarak onu sakinleştiriyordu.)

Он прижал карту к экрану, чтобы показать маршрут. (Rota göstermek için haritayı ekrana bastırdı.)

В момент опасности он прижал меня к стене. (Tehlike anında beni duvara bastırdı.)