Несовершенный вид fiillerde eylem devam ettiği için, fiil geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanlarda çekimlenir. Ancak Совершенный вид'de eylem bitmiş olduğu için devam eden şimdiki zamanda fiil çekimlenmez.Yani Совершенный вид'de Şimdiki Zaman yoktur.
Fiil Sıfatlar şimdiki ve geçmiş zamanda , aktif ve pasif isimleri tanımlamak için kullanılır ve adından da anlaşıldığı gibi bu sıfatlar fiilden türetilirler. Örneğin okuyan çocuk, oturan adam, çalışan insan gibi.ПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.
Zarf fiil ; bir fiilin cümlede zarf görevinde kullanıldığı halidir. Genelde yükleme yöneltilen “nasıl” ve “ne zaman” sorularının yanıtıdır. Fiillere bağ fiil eki eklenerek yapılırlar.ДЕЕПРИЧАСТИЕ ile ilgili dersimize buradan ulaşabilirsiniz.
Когда я уронил стакан, вода пролилась. (Bardağı düşürdüğümde su döküldü.)
Он часто проливает кофе на стол. (O sık sık kahveyi masaya döküyor.)
Дождь пролился на город вчера. (Dün yağmur şehre yağdı.)
Я всегда проливаю сок, когда пью его. (Ben her zaman meyve suyunu içerken döküyorum.)
Слёзы пролились из её глаз. (Gözlerinden yaşlar aktı.)
Не проливай чай на скатерть. (Çayı örtüye dökme.)
Вода из ведра пролилась на пол. (Kovadaki su yere döküldü.)
Он пролил молоко, когда нес его. (O sütü taşırken döktü.)
Капли дождя пролились на моё лицо. (Yağmur damlaları yüzüme düştü.)
Не проливай суп, он горячий. (Çorbayı dökme, sıcak.)
Когда я разбил бокал, шампанское пролилось на ковёр. (Şampanya kadehi kırdığımda şampanya halıya döküldü.)
Он так нервничал, что пролил весь свой кофе на документы. (O kadar sinirliydi ki tüm kahvesini belgelere döktü.)
Вода из крана проливается слишком медленно. (Musluktan su çok yavaş akıyor.)
Если бы я знал, что так будет, я бы не пролил ни капли. (Eğer bunun böyle olacağını bilseydim, tek damla bile dökmezdim.)
Её глаза проливали слёзы радости. (Gözleri sevinç gözyaşlarıyla doluydu.)
Он пролил на себя вино, когда смеялся. (Gülerken üstüne şarap döktü.)
Каждый раз, когда я пытаюсь налить чай, он проливается. (Her çay doldurmaya çalıştığımda dökülüyor.)
Слёзы пролились из её глаз при мысли о расставании. (Ayrılık düşüncesiyle gözlerinden yaşlar aktı.)
Если бы ты был более осторожным, ты бы не пролил кофе на свою рубашку. (Daha dikkatli olsaydın kahveyi gömleğine dökmezdin.)
Она пролила на себя суп, когда её кто-то толкнул. (Birisi onu ittiğinde üstüne çorba döktü.)